Astana'da altın diskle süslenmiş ve taşlarla
işlenmiş kalsedon kabzalı demir kılıç tanıtıldı. Bu tarihi eser 2018 yılında
Aktöbe yakınlarındaki bir mezarda keşfedilmiştir. Mezarın Hunlar döneminde
yüksek bir statüye sahip bir adama ait olduğu anlaşılıyor. Bu adam bir kabile veya
boy lideri olabilir. Kazakistan'ın başkentindeki sergiye başka da değerli eserler
getirildi. Burada Taş Devri'nden Altın Orda dönemine kadar uzanan zamanı kapsayan
aletler, ev eşyaları, ok uçları, takılar ve tabaklar sergileniyor.
Azilhan Tajekeyev, Arkeoloji Enstitü’nün
Astana şubesi müdürü:
- Sergimizin ana teşhiri Batı Türk Kağanlığı hükümdarının yeniden
canlandırılmış rekonstrüksiyonudur. Tahtta oturan hükümdarın görüntüsü, «Yeleke
Sazı» kompleksinde bulunan kağana ait bir kemer tokasıyla yeniden yaratıldı.
Üzerinde Kağan'ın kendisi resmedilmiştir. Etnografi uzmanları bu eserin bütün
ayrıntılarını tekrarlayarak rekonstrüksiyon etmişler.
Tarihçiler, bulguların Kazakistan'ın kadim
tarihine farklı bir bakış açısıyla bakmaya ve onu yeniden yazmaya yardımcı
olduğunu söylüyorlar. Örneğin, Kangyu'nin yaşamı hakkında çok şey öğrenmemizi
sağlayan yazıları ele alalım. Bu kabileler yüzyıllar boyunca bugünkü Güney
Kazakistan topraklarında yaşamışlardır. Onlar en az araştırılanlardan biri
olarak kabul ediliyor.
Aleksandr Poduşkin, Tarih bilimleri profesörü,
kazı bilimci:
- Kültöbe yerleşiminde seramik tuğla tabletler üzerine yazılmış bir mektup bulundu. Bu mektubun metninin şu an için kırk kadar parçası bilinmektedir. Bu yaklaşık 1700 karakter ve 86-87 satırdan oluşuyor. Ondan çok ilginç bilgiler öğreniyoruz. Yazı çok değerlidir. Çünkü Kangyu halkı kendisi hakkında yazmaktadır. İcra biçimi bakımından, yani seramik tuğla masalar üzerinde yapıldığından biz dünyanın büyük medeniyetleri arasında yerimizi aldık.

